Güncel
Muhacirlerin ‘Kusuru’ Ulusolcu Nefreti (P)aklar mı?
Cuma namazından sonra Özgür-Der’i ziyarete gelen 9 yaşındaki Ahmet’in iki kolu da yoktu.Halep’e atılan varil bombalarından biriyle evlerini vurmuÅŸ. Omuzdan aÅŸağı kolları kesilmiÅŸ. Ama Ahmet, Esed-Baas rejiminin karşısında sadece kollarını kaybetmemiÅŸ. Daha önemlisi ve acısı 3 aÄŸabeyi de ÅŸehid olmuÅŸtu.
O babasıyla Türkiye’de ÅŸifa aramaya gelirken annesini de geride bırakmıştı. Ahmet’in annesi 6 aydan fazla Suriye’deki kamplarda kaldıktan sonra gelebilmiÅŸti. Åžimdi Fatih’teki bir evde kocası ve geride kalan tek oÄŸluyla zor ÅŸartlar altında yaÅŸamaya baÅŸladı. Aile, kaybettiÄŸi kardeÅŸleri ve yaÅŸadıkları onulmaz acılara karşı bugünlerde doÄŸan yeni bebekleriyle teselli ve moral bulmaya çalışıyor.
Ayaklarım ve Annem Yok!
Aynı gün aynı ziyarette tanıştığımız 8 yaşındaki Muhammed’in durumu da insanın içine kan oturtan cinstendi. Muhammed de Halep’liydi, o da Esed-Baas rejimi tarafından varil bombalarıyla evleri baÅŸlarına yıkılan bir ailenin çocuÄŸuydu. Enkaz altında kalan ayakları tümden kesilmiÅŸti.
Binlerce kardeÅŸi gibi Muhammed’in de bedeni parçalanmış, uzuvları kesilmiÅŸ ve etkisi bir ömür boyu sürecek ağır travmaya mahkûm edilmiÅŸti. Muhammed de tıpkı Ahmet ve benzeri binlerce kardeÅŸi gibi bu zalim rejim yüzünden daha fazlasını kaybetti. Aynı saldırıda biricik annesi ÅŸehid oldu, babası ağır yaralandı. O da babasıyla birlikte Ä°stanbul’da ÅŸifa arıyor.
Suriye’de Esed-Baas rejimin zulmünden kaçan her bir kardeÅŸimizin acıklı bir hikâyesi var. Muhacirler bir sayı, istatistik veya filan makama sunulacak rapor malzemesi deÄŸil. Bunu anlamak, daha iyi idrak etmek, hakikaten mümin bir kalple acılarını ta derinlerde hissetmek için meseleye seyirci olarak yaklaÅŸmamak gerek.
Fakat Suriye’deki Esed cuntası veya onun hamisi Rusya ve Ä°ran adına Türkiye’de nüfuz casusluÄŸu yapan lobilerin ulusalcı cepheyle ittifak etmesi sonucu Suriyeli muhacirler kamuoyuna her ÅŸeyden önce lüzumsuz bir kalabalık, gereksiz bir masraf ve diplomatik angarya olarak lanse edildi.
Gaziantep, MaraÅŸ, Hatay, Adana, Ä°stanbul gibi ÅŸehirlerde kim gerçek kimiyse provokasyon amaçlı haberler üzerine yoÄŸunlaÅŸan ve sistematik olarak Suriyeli muhacirlere yönelik sürdürülen saldırılar nasıl önlenecek? Bu ırkçı, ayrımcı, ahlaksız ve nefret yüklü saldırıların önü nasıl alınacak? Bu sorunun çözümü noktasında elbette ki devlete ve topluma düÅŸen çok sayıda sorumluluk var.
Ya Ulusolcu Nefret ya da KardeÅŸlik!
Mesela Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, kardeÅŸlik, komÅŸuluk, i’sar, dayanışma, infak, ensar-muhacir kardeÅŸliÄŸi gibi doÄŸrudan doÄŸruya bugünü ve bu durumu ihata edici konuları Suriyeli kardeÅŸlerimiz baÄŸlamında daha sık gündeme getirmelidir.
Kur’an’ın emir ve tavsiyelerinin, kavram ve kıssalarının doÄŸrudan ve somut karşılıklarını vaaz ve hutbelerde cemaatin gündemine taşımalıdır. Soyut ve salt ilke düzeyinde deÄŸil somut ve pratik karşılıklarına dikkat çekici gündemler açılmalı ki cemaatin muhacirlere yönelen söz konusu ulusolcu nefrete karşı daha net ve açık tavır alması teÅŸvik edilsin.
Mesela Ä°ç Ä°ÅŸleri Bakanlığı, Suriyeli muhacirlere saldıran, ev ve iÅŸyerlerini tahrip eden, hanelere tecavüz eden, toplumu muhacirler aleyhinde kışkırtıp saldırıya geçmeye teÅŸvik edenler hakkında somut olarak ne yapmıştır? Görüntüler, resimler veya tanıklardan elde edilen bilgiler doÄŸrultusunda eÅŸkâli tespit edilen kaç kiÅŸi hakkında gözaltı, yakalama, tutuklama kararı alınmıştır?
Sadece Suriyeli muhacir oldukları için ev ve iÅŸyerleri tahrip edilen, çoluÄŸu çocuÄŸu fiili saldırıya uÄŸrayan insanların kayıpları ve uÄŸradıkları zararlar tazmin için kolluk kuvvetleri hangi somut adımı atmıştır? Özellikle Suriyeli muhacirler hakkında kadınların iffetlerini ÅŸüphe konusu yapan haber ve yayınlar hakkında nasıl bir tedbir alınmıştır?
Suriye’de yaÅŸanan Esed-Ä°ran-Rusya vahÅŸetini IŞİD’in ‘kelle kesme’ propagandalarının gölgesinde okumaya kalkışmak çözümsüzlüÄŸü baÅŸtan kabullenmektir. Yapılan bütün kara propagandalara raÄŸmen Suriyeli muhacirlere sahip çıkmakla bu ülke ve bu halk hamd olsun ki, iffet ve onuruna sahip çıkmıştır. Her zaman muhacirler yurdu olmuÅŸ coÄŸrafyamız yine muhacirlere ev sahipliÄŸi yapmakla, ensar olmakla ÅŸereflenmektedir.
BaÅŸbakanlık görevinin hemen arifesinde, AK Parti Kongresi’nde Ahmet DavutoÄŸlu’nun deklare ettiÄŸi ÅŸu ilkeler ensar-muhacir kardeÅŸliÄŸini idrak edenler için yeterli ibretlerle doludur: “Allah ÅŸahit ki, ÅŸu veya bu gerekçe ile bu topraklara gelen kim olursa olsun, etnik ve mezhebi kökenine bakılmaksızın bu topraklarda asli unsur olarak karşılanacaklar ve algılanacaklardır. Bizim tarihimiz merhamet tarihidir, ÅŸefkat tarihidir. Hem kendi vatandaÅŸlarımıza merhamet ve ÅŸefkat hem de bu topraklarda medet uman, bu topraklarda sığınacak bir yuva arayanlara ÅŸefkat ve merhamet bizim kültürümüzdür.
Çünkü daha geçen Ramazan Bayramı mesajında ‘dönemin BaÅŸbakanı’ ErdoÄŸan da "SavaÅŸtan, zulümden, bombalardan kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli kardeÅŸlerimiz yaÅŸadıkları, sığındıkları her ÅŸehirde Ensar-muhacir anlayışı içinde karşılandı” demiÅŸti.
Filistin ve Suriye, Irak ve Mısır, Çeçenistan ve Bosna, DoÄŸu Türkistan ve Afganistan gibi coÄŸrafyamızın zulüm altındaki beldelerinden Türkiye’ye muhacir olarak gelenler karşısında bize de zaten en çok ensar olmak yakışır.
KENAN ALPAY'IN ÖZEL HABERÄ° /HAKSÖZ HABER
KE
Henüz yorum yapılmamış.